Ana SayfaÇeviriAmazon göçmen emeğini nasıl sömürüyor?

Amazon göçmen emeğini nasıl sömürüyor?

Suudi Arabistan’da Amazon depolarında kölece çalıştırılan Nepalli göçmen işçilerin maruz kaldığı çalışma şartlarına dair haberin ikinci kısmını takipçilerimiz için yayınlıyoruz. İlk kısmını okumak için tıklayın.

Krallığa varış – tatsız sürprizlerle karşılaşma

Eylül 2021’de Mansur, işe alım ücretini ödemek için kredi çektikten sonra evinden Katmandu’ya gitti ve Jazeera Havayolları’na ait bir uçağa bindi – ilk kez uçağa biniyordu ve ilk kez Nepal dışına çıkıyordu.

Riyad’a vardığında Mansur ve diğer Nepalli işçiler Amazon yetkilileri tarafından karşılandı – ya da Mansur öyle sanıyordu. Bu adamların kendisinden ve diğerlerinden bir iş sözleşmesi imzalamalarını talep ettiklerini, ancak evrakları okumalarına izin vermediklerini söylüyor. Mansur’un söylediğine göre, işçilere eğer imzalamazlarsa yatacak yerleri ve işleri olmayacağı söylenmiş.


“Belgeyi okumadan imzaladım çünkü korkmuştum” diye belirtiyor.

Birkaç gün sonra Mansur, havaalanında kendisini karşılayanların muhtemelen Amazon yetkilileri olmadığını fark etmiş. Riyad’daki bir Amazon dağıtım merkezinde çalışmaya başlamış ve yeşil kimlik kartının diğer pek çok işçinin taktığı mavi kartlardan farklı olduğunu fark etmiş. Pakistanlı bir iş arkadaşı, mavi rozetli çalışanların doğrudan Amazon tarafından istihdam edildiğini açıklamış. Yeşil rozet takanlar ise Amazon çalışanı değil, geçici işçilermiş.

Bunların sonucunda Mansur’un asıl işvereninin, Amazon ve diğer büyük şirketlere işgücü satarak kâr eden bir Suudi işgücü tedarik firması olan Abdullah Fahad Al-Mutairi Co olduğu ortaya çıktı. Kayıtlar, Nepal’in yabancı istihdam dairesinin Eylül 2021’de Mansur ve iş sözleşmeleri Nepalli işe alım firması Rove International tarafından Al-Mutairi’ye yönlendirilen diğer 36 Nepalliye çalışma izni verdiğini gösteriyor.

Bu haber için görüşülen 54 Nepalli işçiden 49’u Al-Mutairi için çalıştıklarını söylüyor. Birkaçı bunu Nepal’den ayrılmadan hemen önce fark ettiklerini ve işe alım ücretleri için zaten para ödedikleri için devam ettiklerini söylüyor. Ancak 42’si Suudi Arabistan’a ayak basana kadar gerçeği bilmediklerini söylüyor – ve genellikle yüksek işe alım ücretlerini ödemek için kredi çektikten sonra durumu fark ediyorlar. Bu ücretleri geri alma şanslarının çok az olduğunu biliyorlardı, bu yüzden Suudi Arabistan’da kalmak zorunda kaldılar – artık istemedikleri işleri bırakmalarını mümkün kılan kredileri ödemek için çalışmak istemedikleri bir işveren için çalıştılar.

İşçiler, daha da kötüsü, işgücü tedarik şirketinin eşit ücret sağlamadığını söylüyor. ICIJ tarafından işçilerle yapılan görüşmelere ve elde edilen maaş bordroları ve iş sözleşmelerine göre, Nepalli işçiler Amazon depolarında gündüz vardiyasında çalışarak genellikle ayda yaklaşık 350 dolar kazanıyorlardı. Buna karşılık, birçok Nepalli işçi, benzer işlerde çalışan ancak doğrudan Amazon’un çalışanı olan meslektaşlarının ayda yaklaşık 800 ile 1.300 dolar kazandığını söylüyorlar.

“Bu ne lan?” Mansur şöyle diyor. “Daha çok ve daha sıkı çalıştık ama aldığımız maaş çok daha azdı.”

Al-Mutairi yorum taleplerine yanıt vermedi.

Amazon yaptığı açıklamada, standartlarının ihlal edildiğini öğrendiğinden bu yana, Suudi firmayla “Bu ihlalleri ele alan ve standartlarımıza uyan, kabul ettikleri bir uyum planı üzerinde yakın bir şekilde çalıştığını” söyledi. Bu plan, “çalışanlara ödenmemiş ücretlerin veya işçilere ödenen işe alım ücretlerinin geri ödenmesini, temiz ve güvenli konaklama imkanlarının sağlanmasını ve satıcının işçiler için sürekli koruma sağlamayı taahhüt etmesini” içeriyor.


Rüya gibi bir iş kâbusa dönüştü

Amazon’un Suudi Arabistan’daki depoları devasa büyüklükte. Mayıs ayında Riyad’da açılan en yeni dağıtım merkezi, beş kat boyunca 390.000 metrekareye yayılıyor ve 2,7 milyon fit küp kapasiteye sahip. Amazon’un söylediğine göre 9 milyondan fazla ürünü barındırabiliyor – 30 olimpik yüzme havuzunu doldurmaya yetecek kadar.

Amazon’un dağıtım merkezlerinde tempo çok yüksek. Toplayıcılar katlarda dolaşıyor, ürünleri alıyor ve her seferinde saatlerce ayakta duran paketleyicilere teslim ediyor. İşçiler, yöneticilerin kapalı devre kameralar ve toplayıcıların tarayıcıları aracılığıyla toplayıcıları izlediğini ve yeterince hızlı tarama yapmadıkları takdirde onları “boşta” olarak listelediğini söylüyor. Nepalli işçiler, üst düzey Amazon çalışanlarının kendilerini deponun koridorlarında bir aşağı bir yukarı takip ettiklerini ve “Yallah! Yallah!” dediklerini anlatıyor.

Mansur, normal bir vardiyada kendisinin ve diğer toplayıcıların depo katları boyunca dokuz mil kadar yol kat ettiklerini söylüyor. “Kendimi son derece güçsüz hissederdim. Bacaklarım ağrırdı” diyor. “Eve döndüğümde iğnelerle delinmiş ya da taşların üzerinde çıplak ayakla yürüyormuş gibi hissederdim. Tüm vücudum ağrırdı.” diye anlatıyor.

Satışlar veya tatiller gibi yoğun dönemlerde amirler tuvalet faaliyetlerini izliyor, bazen de depo zemininden çok fazla zaman ayırdıkları için onları uyarıyorlardı.

2021’den 2022’nin sonuna kadar Suudi Arabistan’daki bir Amazon deposunda çalışan Surendra Kumar Lama, “İş talebinin yüksek olduğu zamanlarda mola vermememizi istediler,” diyor. “Tuvaletlerin ve su istasyonlarının yakınında dururlardı çünkü işçiler onlardan korkardı. Çoğu zaman tuvalete gitmek için yarım saat ya da bir saat bekledim çünkü onlar oradaydı.” diye ekliyor.

Amazon’un depolarında geçen uzun günlerin ardından işçiler evlerine Al-Mutairi tarafından sağlanan barınma yerlerine geliyorlar. Birçoğu, barınma birimlerinin sıkışık ve bakımsız olduğunu, hamam böceklerinin yerlerde gezindiğini ve sınırlı ve tuzlu su kaynağının kızarıklıklara ve saç dökülmesine yol açtığını söylüyor. İşçiler, çoğu zaman altı ile sekiz erkeğin ranzaların dizili olduğu bir odada birlikte uyuduğunu ve yemek yediğini söylüyor.

“Küçük bir odada sekiz kişi nasıl bir arada kalabilir?” diyor Mansur. “Kişisel eşyalarımızı koyacak yer yoktu. Onları yataklarımızın üzerinde tutardık.”



Bazı durumlarda işçiler, Al-Mutairi’yi konut sorunlarını çözmeye teşvik etmek için Amazon yetkililerine başarılı bir şekilde lobi yaptı. Ancak iyileştirmeler genellikle kalıcı olmadı ve işçiler, temiz su eksikliğinin bir sorun olmaya devam ettiğini belirtti. Su sorununu Amazon’a bildiren işçilerinden biri: “Al-Mutairi bizi tehdit etti: ‘Bunu kim şikayet etti? Onu işten atacağız!” diye karşılık aldıklarını belirtiyor.

İşçiler, Nepal’deki cenazelere, doğumlara ve diğer aile etkinliklerine katılmak için izin almaya çalıştıklarında da işgücü tedarik şirketinin işleri zorlaştırdığını söylüyor. Mevcut ve eski 23 işçi, böyle durumlarda Al-Mutairi’nin işçiye iki seçenek sunduğunu söylüyor. Büyük bir para cezasını peşin ödeyebilir ya da iş arkadaşlarını, sözleşmesini tamamlamak üzere Suudi Arabistan’a dönmediği takdirde kendi adına para cezası ödemeyi kabul eden bir “kefil” sözleşmesi imzalamaya ikna edebilir.

Eski bir işçi, Al-Mutairi eve gitmesine izin vermediği için oğlunun doğumunu ve babasının cenazesini kaçırdığını söylüyor. Şirkete babasının ölüm belgesini gösterdikten sonra bile, şirket ancak 1.600 dolar ceza öderse gidebileceğini söylemiş – dört aylık maaşından daha fazla. Bunu karşılayamadığını ve kefil olarak imza atacak bir iş arkadaşı da bulamadığını söylüyor.

“Babam öldüğünde yanında olamadım. Oğlum bu dünyaya geldiğinde onu kucağıma alamadım” diyor. Suudi Arabistan’da geçirdiği süre boyunca “Hiçbir şey başaramadım ama birçok şey kaybettim.”

Güçlü bir şirketin kaprisinde

Mayıs 2022’de bir öğleden sonra, bir sonraki vardiyasının başlamasından birkaç saat önce Mansur’un cep telefonunda bir mesaj belirdi: “Göreve gitmeyin.” diyordu ve “Amazon’dan atılan kişiler” olarak düzinelerce isim sıralıyordu. Aradı ve kendi adını buldu.

“Neden kovulduğumu bilmiyordum. Kimse neden kovulduğunu bilmiyordu,” diyor. “İyi çalışıyordum…”

Nepal’den gelen işçiler Basra Körfezi’ne zor ama istikrarlı işlerde çalışacaklarını umarak gelmişlerdi. Bunun yerine, iş güvenliğinin neredeyse hiç olmadığını gördüler. İşçiler, Amazon’un müşteri siparişleri yavaşladığında depolarından çok sayıda geçici işçiyi işten çıkardığını ve işçilerin başarısızlıklarını takip ederek bunları  işten çıkarmak için bahane olarak kullandığını söylüyor. Bu hatalar arasında ürün toplama hedeflerini tutturamamak, raflardan yanlış ürünleri çekmek ya da depoda kişisel cep telefonu kullanmak sayılabilir.

“Her gün, ertesi gün işimize son verilebileceğinden korkuyoruz. Her gün işimizin son günü gibi çalışıyoruz,” diyor Riyad’daki bir Amazon deposunda çalışan Nepalli bir işçi.

İşçiler, Amazon’un depolarından iPhone ve diğer ürünlerin çalınmasından sonra şirketin güvenliği sıkılaştırmasıyla korkularının arttığını söylüyor. Güvenlik görevlilerinin Nepalli işçilerden daha fazla şüphelenmeye başladıklarını ve bazılarını işten çıkarmak için bahane olarak haklarında asılsız iddialar ortaya attıklarını iddia ediyorlar.

Suudi Arabistan’daki birçok Amazon deposunda çalışmış olan Hem Thapa, “Güvenlik görevlileri o kadar güçlü ki yöneticiler bile işçilere yardım edemiyor.” diyor.

Toplayıcı olarak çalışan Sanjay Kumar Mahara, bu yılın başlarında bir parça siparişi doldurmaya çalışırken yanlışlıkla raftan iki parça mücevher çıkardığında haksız yere hırsızlıkla suçlandığını söylüyor.

Mahara, bir güvenlik görevlisinin kendisini koridorda durdurduğunu, raflardan paketleyicilere ürün taşımak için kullandığı bez çantayı aradığını, iki ürünü bulduğunu ve daha sonra kendisini bir müdüre götürdüğünü söylüyor. Görevli ve müdür Mahara’nın anlayamadığı şekilde Arapça konuşurken, Mahara hikayeyi İngilizce anlatmaya çalışmış.

Sorun çözülene kadar depoya geri gelmemesinin söylendiğini, ancak birkaç gün sonra Al-Mutairi’nin onu Nepal’e geri götürdüğünü söylüyor.

Mahara, “İş yerinde herhangi bir hata yapıldığında Amazon bunu araştırmalı ve sorunu çözmeye çalışmalı.” diyor. “Ama işçilerin işine son vermek için acele ediyorlar. Adaletsizlik hissediyorum.Ama ne yapabilirim ki?” diye açıklıyor.

İş yok, konutlar bakımsız, yiyecek az

İşçiler, kovulduklarında ya da işten çıkarıldıklarında yeni bir çilenin başladığını söylüyor. Amazon’da çalışanlar için ayrılmış konutlardan atıldıklarını ve işsizler için ayrılmış daha da kötü konutlara yönlendirildiklerini söylüyorlar. Maaş ya da yiyecek yardımı almıyorlar. Birçoğunun haftalarca ya da aylarca Al-Mutairi’nin onları Amazon’a ya da başka bir şirkete geri yerleştirmesini beklediğini söylüyorlar.

Riyad’da mahsur kalan ve kısa süre önce işten çıkarılan bir işçi, “Geçtiğimiz aya dönüp baktığımda ağlıyorum,” diyor. “Böyle bir hayatım olabileceğini hiç hayal etmemiştim.”

İşsiz Nepalliler yeni kaldıkları yeri “kirli” ve “terk edilmiş” olarak tanımlıyor – yatakları ve internet hizmeti olmayan bir bina. İşçiler toplu olarak işten çıkarıldıklarında, genellikle binada uyuyacak küçük bir yer bile bulamıyorlar çünkü burası zaten düzinelerce başka işsiz işçi tarafından işgal edilmiş durumda.

Mansur orada kaldığı süre boyunca günde bir kez kuboos – Arap gözlemesi – yiyerek ve eski iş arkadaşlarından borç para alarak hayatta kaldığını, bazı günler de hiç yemek yemediğini söylüyor. Arkadaşları ona daha fazla destek olamayınca ve Al-Mutairi ona başka bir iş bulamayınca, çıkış cezasını ödeyebilmek ve Nepal’e geri dönebilmek için ailesinin büyük bir kredi çekmesini istemeye karar vermiş.

Kaçmanın tek yolunun, iki yıllık sözleşmesinin bitiminden önce ayrıldığı için işgücü tedarik firmasının ceza olarak talep ettiği 1.300 dolarlık ücreti ödemek olduğunu söylüyor. Bu Mansur ve ailesi için çok büyük bir meblağ olarak tanımlanıyor.

Sonunda ailesi çıkış ücretini ödemek için %36 faizle kredi çekerek daha fazla borca giriyor.

“Açlıktan ölmektense eve dönmek daha iyiydi” diyor Mansur.

Diğer işsiz işçiler ise barınma yerlerinden kaçıp yasadışı, şebeke dışı işlerde çalışıyorlar.

Yalnızlık, açlık ve stres birçok işsiz işçiyi karanlık düşüncelere itti. Yanlışlıkla hırsızlıkla suçlandıktan sonra işten çıkarıldığını söyleyen işçilerden biri olan Yadav, Al-Mutairi yöneticilerinin kendisini “sizi şikayet eden bir video kaydedip intihar edeceğim.” diye tehdit edene kadar Nepal’deki evine gitmesine izin vermediklerini söylüyor.

İşsizliğin pençesine düşen bir başka işçi olan Manish Kumar Sodari, günlerini kendini asmaktan bahseden işten çıkarılmış bir başka işçiye bakarak geçirdiğini söylüyor. Sodari, kısa süre sonra kendisinin de intihar düşünceleri beslemeye başladığını anlatıyor.

Ocak ayında bir muhabire “İnsan üç dört ay boyunca nasıl çaresiz kalabilir?” diye sormuş. “Zaten çok acı çektim. Son aşamaya geldim.” diyor.


Ev – şimdilik

Sodari kendini tutuklatarak evine dönmüş. Bunu, Nepalli işçilerin Suudi Arabistan’dan kaçmasının ne kadar zor olduğunu bilen bir adamın yardımıyla yaptığını söylüyor. Adam ona belli bir caddeye gitmesini ve bir polis memuru kendisine yaklaşana kadar aylak aylak dolaşmasını tavsiye etmiş.

Sodari, bir işi ya da geçerli bir oturma izni olmadığını itiraf ettikten sonra hapse atıldığını söylüyor. Yaklaşık iki hafta gözaltında kaldıktan sonra Suudi hükümetinin kendisini sınır dışı ettiğini söylüyor. Hindistan’da iş aramaya gitmeden önce kısa bir süre Nepal’de kalmış.

Bir başka eski Amazon depo çalışanı Thapa da Hindistan’da bir konfeksiyon mağazasında işe girmeden önce Nepal’e dönmüş. İş bulmak için tekrar evini terk etmek zorunda kaldığını, çünkü Suudi Arabistan’daki kazancının neredeyse tamamının Amazon’daki işi için işe alım ücretini ödeyen krediyi geri ödemeye gittiğini söylüyor.

“Suudi Arabistan’da çalışarak para biriktiremezdim.” ve “Elim boş gittim. Elim boş döndüm.” diyor.

Diğer eski Amazon çalışanlarının mali durumu daha da kötü. İşe alım ücretleri, düşük ücretler, işten çıkarmalar ve çıkış cezaları nedeniyle borç batağında olduklarını söylüyorlar.

Mansur, ailesiyle birlikte kendisini Basra Körfezi’ne götürmek ve Nepal’e geri getirmek için aldıkları kredilerden dolayı kendini suçlu hissediyor. Faiz ücretleri birikiyor. Köydeki tefecilerin ailenin arazisine el koymasından korkuyor.

“Amazon’da çalışırken zaman ve para kaybettim. Her şeyimi kaybettim” diyor. “Bedenimi ve gücümü kaybettim… Ailemin mali durumu şu anda harap durumda.”

Mansur bu üzücü deneyimin, dünyanın dört bir yanındaki pek çok göçmen işçi gibi, adil bir ücret ödeyen ve kendisine iyi davranan bir işveren bulmaya çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyecek.

Mansur, yeniden denizaşırı bir iş aramaya başladı. Suudi Arabistan dışında her yerde çalışmaya açık.

Katkıda bulunanlar: Serbest gazeteci Shyam Karki; ICIJ’den Delphine Reuter; NBC News’ten Andy Lehren ve Anna Schecter; Arab Reporters for Investigative Journalism’den Tanka Dhakal, Eman Alqaisi, Mara Kessler ve Hoda Osman

Kaynak: https://www.theguardian.com/technology/2023/oct/10/amazon-trafficking-links-claims-saudi-arabia-workers-abuses

RELATED ARTICLES

Son Eklenenler